On Earning:
"Never depend on single income. Make investment to create a second source"
On Spending:
"If you buy things you do not need, soon you will have to sell things you need"
On Savings:
"Do not save what is left after spending, but spend what is left after saving"
On Taking Risk:
"Never test the depth of river with both feet"
On Investment:
"Do not put all eggs in one basket"
13 Şubat 2014 Perşembe
3 Şubat 2014 Pazartesi
Biraz da kendimden bahsediyim madem
Hırsına karşı yenilmemen ve farklı açılarla bakabilmeyi
görebilmen, hatta bazı şeyleri serbest bırakabilmen gerekli… Mevlana’dan
etkilendiğim cümleyi istiyordun yeri gelmişken söyliyim.J
Hayatta bazı şeyler sen istediğin zaman OLMAZ, ama sen başka bir
yöne bakarken OLUR. Bu da hayatın "sen bakarken soyunamıyorum"
deme şeklidir.
Bazı şeylere çok taktığında, çok kanalize olduğunda olmuyor… Bu
yüzden sabırlı olmalı, iç sesini dinleyerek, o şartın gerektirdiği şekilde
ilerlemeli insan…
ben evlenicem ben evlenicem diyen kızlar var mesela… Evlenmek
nasıl bir hedef olabilir ben anlayamıyorum gerçekten…
İş hayatında da bu böyle… hedefler böyle olmamalı… Kişisel
gelişiminle, içindeki ruh ve çocuğa ait hedefler bulmalsın…
Eşsiz kalmaktan korkan eş bulamaz, işsiz kalmaktan korkan iş
bulamaz… Dolayısıyla bunlara cok odaklanmamak lazım, kasmamak lazım bünyeyi…
bunlara bu şekilde odaklanacağım süppper bir kariyerim olacak… Evim, mutlu bir
yuvam olacak. Kıvanç tatlıtuğ gibi oğullarım olacak vs. vs. … Bunlar ilizyon
(bir insanın dışarıda gördüğü bir duygu, eşya, statü, vsvs’yi istemesinden
ibaret bir yaşamda üstün olma hırsı)
Dolayısıyla alıcıları kendine çek ve kendini dinlemeli, kendini
öğrenmeye & görmeye çalışmalı insan…
İdeal meslek nedir? diye soracak olursan
“Ben bu işi para almadan da yapardım”
diyebilmeli insan. Geceni gündüzüne katarsın farkına varmazsın, sabahlarsın
yorulmazsın… çünkü severek yapıyorsun… Hayat saat9-18 arası mesai içinde feda
edilecek kadar değersiz değil… Ben de sporda aldığım keyifte olduğu
gibi, içimdeki çocuktan gelen bir üretim ihtiyacımı bu süre içinde
değerlendiririm… Hatta şuan iş saatlerim tamamen esnek bu anlamda… Hilmi beyler
de bunu anlamış durumda... Bu da bence para meselesini işin içinden çıkartıyor…
M.F.Ö ‘den bir parça sanki bunu anlatır… “Deniz masmavidir ne
güzel ama insanlar görmez bazen… Üzme kendini ümitsiz gibi… Sevenin var bak
ne güzel… Güneş doğar güneş batar ama insan uyumaz bazen düşünür…”
Sevdiği işi yapan çalışmazmış derler. Keyif alacağın şeyi analiz etmeli mülakatlara girerek rahat edeceğin bir yeri
seçerek başlamalısın.
Benim BAŞARI anlayışım İŞ ile alakalı değil bunu ÇOK YANLIŞ
anlamışsın buna çok üzüldüm. Benim savaşım hayatın geneliyle alakalı…
Çocuğunu senelerce görmeyip de senelerce “çok başarılı” olan
adamlar da var iş hayatında…
Yani neye göre başarı yani hani bana göre başarılı değil…
Başarının tanımı göreceli olduğu için başarısızlığın tanımı da çok göreceli… Net
bir şey söylenemez. Her insanın sevgiden doğan yaratıcı gücüne bakar &
insana hayatın getirdiklerine göre değişir. “There is no formula for success
except perhaps a true understanding of life & what it brings”
A.Rubinstein
Ben bu yüzden içimizdeki çocuk meselesini çok önemsiyorum. Bu
ruha göre yaşamalı insan… Şöyle bir kariyerin olacak, böyle bir evliliğin
olacak… Toplum bunları istiyor senden değil olay…
Doktor ol oğlum, baskette ne işin var, müziği hobi olarak da
yaparsın gibi değil yani… bu dayatmalar içinden sana anlattığım "Ben Avukatım ve bizler toplantının iptal olduğunu bir garsondan öğreniyoruz" gibi bir dar pencereden bakan, yani Fromm'un da aktardığı biçimiyle; ailelerin çocuklarını
hayallerindeki toplum statüsüne eriştirmek için zorladığı, içsel çocuklarına küsmüş, sosyal açlığı olan insanlar doğar. Ve maalesef bu durumda çocuklar ailelerinin
kötü bir kopyası olarak kalır. (E.Fromm aynen bunu anlatıyor erdem &
mutluluk kitabındaki bir bölümde)
Toplumda bazı şeyler bu çocuğa dönme olayının etrafını
kapatıyor. Bu yüzden insan içine çekilerek bu tip kararları alabilmeli… Kendi
kararını kendinle verebilmeli insan… Ben ne yaptım dediğin zaman hayatta
ürettiğin şeylerden sorumlusun sonuç itibariyle… İnsanı insan yapan şey bu
kapsamda üretebilmek olmalı ve bunu kendi içinden gelen bir şekilde
yapmalı insan… Ne kadar para kazandım veya mal mülk meselesi değil…
Bu konuda dünyadaki sistemin çok büyük bir aldatmacası olduğunu
düşünüyorum. İnsanlardan piyon üretmek için aslında bu… Kariyer denen şeyde bu
ilizyonlardan biri… Bu nedenle insan hayallerini unutabiliyor başka
şeylere bakarak mutlu olmaya çalışıyor…
İnsana 2 şey hayatında hata yapmasını sağlıyor. Başkalarını
dinlememek, önemsememek ve yapılan hataları tekrarlamak…
---
Bu insanlar benim için başarılı örneğin;
Görme engelli satranç oynadığım Yunus,
Türkiye şampiyonu Körleme
(akıldan) oynayan Mevlüt abi,
2011 senesinde matematik dersi verdiğim hayal
gücü yüksek & içlerinde bi o kadar mevcut imkansızlıklarından dolayı acaba
yapabilir miyiz diyen gözlerle bakan duygusal & istekli çocuklar,
Kayak
kampında görme engelli kayakçıların noksanlıklarına espirili; hayatı ti ye alan
yaşam yaklaşımları, borçları & kendisine inanmayan, potansiyeline güvenilmeyen,
değerleri azalmış olan bir çerveden çıkan Ali Baran efendi,
27 sene hapiste
yatıp negatif duygularından arınmış çevresine ilham yayan & ülkeyi
değiştiren N.Mandela, büyük bir toplumu “0” noktasından şaha kaldıran Atatürk,
Hintlileri kölelikten kurtaran Gandhi, İngiltere’nin hayatta kalmasını
sağlayan, büyük bir krizden kurtaran Churchill ve şu sözleri;
“Never give in--never, never, never, never, in nothing great or
small, large or petty, never give in except to convictions of honor and good
sense. Never yield to force; never yield to the apparently overwhelming might
of the enemy.”
M.Ali’nin 0’dan yaptığı kariyerinden & Amerika’da zencilere
yapılan insani ayrımdan çıkan özgür bir ruhun Vietnam’a askerlik görevini
yapmayı reddettiği için hapse mahkum kaldığı, karar öncesi kameralar karşısında
hakime söylediği şu sözleri;
Why should they ask me to put on a uniform and go 10,000 miles
from home and drop bombs and bullets on Brown people in Vietnam while so-called
Negro people in Louisville are treated like dogs and denied simple human
rights? No I’m not going 10,000 miles from home to help murder and burn another
poor nation simply to continue the domination of white slave masters of the
darker people the world over. This is the day when such evils must come to an
end. I have been warned that to take such a stand would cost me millions of
dollars. But I have said it once and I will say it again. The real enemy of my
people is here. I will not disgrace my religion, my people or myself by
becoming a tool to enslave those who are fighting for their own justice,
freedom and equality. If I thought the war was going to bring freedom and
equality to 22 million of my people they wouldn’t have to draft me, I’d join
tomorrow. I have nothing to lose by standing up for my beliefs. So I’ll go to
jail, so what? We’ve been in jail for 400 years.
**
En sevdiğim kitaplar; Monte Kristo Kontu, Don Kişot, Kelebek
Bunları vaktin olursa oku ortak bir nokta göreceksin…
Zor bir insanım kabul ediyorum. ama bir de benim açımdan görsen
hayatı…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)